Tuesday, April 27, 2010

Ne Ararsan Var

New York'ta bir gun yok ki aktivite olmasin. Sehirde istediginiz her turden eglence mevcut, hem de haftasonu, haftaici demeden... Gecen Pazar gunu, 25 Nisan buraya gelisimin 1. yildonumuydu ve bu donem icerisinde hosuma giden, ilgimi ceken, hatirladigim olaylari sizlere de aktarmak istedim:

New York'ta Halloween. Aman allahim, o gun butun sehir kostumlu ve neseli insanlarla dolmustu, sokaklar, hele de dowtown tam bir senlik alani olmustu. Bazi kiyafetler gercekten cok yaratici ve eglenceliydi. Subway o kadar kalabalik ve renkliydi ki herkesi gorebilmek icin kendimi cesitli sekillere sokmak zorunda kaldim :)

O gun dikkatimi ceken su oldu, kizlarin %80'i ya hemsire ya da ona benzer mini etekli baska bir kostum secmisti. Iclerindeki bayagi kadin o gun desifre olmustu diyebilirim. Madem ruhunuz bu kadar ..... neden her zaman oyle giyinmiyorsunuz ki :) Yani bir ari maya secin, bir sincap secin, bir korsan kostumu secin, hayir :)

Bunu yazarken 'sanat icin soyunurum' diyen aktristler geldi aklima... Ya bir kere de 'canim istedi soyundum, sebebi yok soyundum, ciplak gezmeyi cok severim soyundum' deseniz de biz de inansak.


Her neyse... Gelelim beni benden alan 'No Pants! Subway Ride'a... Her Ocak ayinda set edilen bir gunde New York'ta subway'e bindiginizde pantolonlarini cikaran veya cikarmis bir suru insan goruyorsunuz. Improv Everywhere adli bir grup tarafindan 6-7 sene once baslatilan ve su an dunyada 44 sehire yayilmis olan, 'celebration of silliness' felsefesiyle ortaya cikan bir etkinlik. Katilmanin bazi kurallari var, mesela gulmeyeceksiniz, cool olacaksiniz, hicbir sey olmamis gibi davranacaksiniz :) Hahaha... Eger konuyla ilgili daha cok bilgi edinmek isterseniz ve kamera goruntulerini izlemek isterseniz buraya tiklayin.

Baska bir olay Union Square'de yastik savasiydi. Gecen ay bir Cumartesi oralardan gecerken bir baktik havalarda kus tuyleri, sungerler ucusuyor, sokakta yuruyen insanlarin kucaginda da yastiklar var :) Hahaha, 'delidir, ne yapsa yeridir' tam olarak bu organizasyonlar icin gecerli bir deyim... Bu arada, sonradan ogrendim ki meger o gun International Pillow Fight gunuymus ve ayni gun Istanbul'da da yastik savasi yapilmis, sanirim Caddebostan'da... Burdakinde kurallar varmis, mesela yuze vurulmamasi gerekiyor, acaba Turkiye'dekinde bu kurallari uyguladilar mi merak ediyorum ;) Beyin sarsintisi...


Bu aralar New York'ta Tribeca Film Festival var. O kadar cok film var ki hangisine gitsek bilemedik. Dun aksam The Infidel isimli komediye gittik. The Infidel'in konusu: Londra'da yasayan Musluman oldugunu sanan ve bu sekilde buyuyup aile kuran bir adam tesadufi bir sekilde aslen Yahudi oldugunu ve bebekken Musluman bir aile tarafindan evlat edinildigini ogrenir, olaylar gelisir...Cok eglenceli bir filmdi. Isin guzel yani, direktor, yazar, yonetmen, ve basrol oyunculari film oncesinde ve sonrasinda sahneye cikip sorulari cevaplandirdilar. Bunu canli olarak yasamak ayri bir keyifti :) Umarim diger filmlere de bir an once bilet bulup gidebiliriz.

Gecen Cumartesi Tim Burton sergisinin MoMa'daki son gunlerinden biriydi. Kacirmamak icin epeyi ugrastiktan sonra sonunda gidebildik. Adamin yayinlanmamis/tamamlanmamis bir suru cizimi ve metinleri var. Sergide filmlerde kullandiklari kostumler, heykelcikler, cizimler, metin parcalari, cizgi film goruntuleri vardi, gercekten bir dahi diyebilirim, hayalgucu ustasi...


Bu sergiyi beklerken bir de Marina Abramovic sergisini gezdik. Serginin ismi 'The Artist is Present' idi. Gercekten de bir salonda kendisi saatlerce hic kipirdamadan bir sandalyade oturuyor ve siz de oraya giderek 'katilimci' olarak o an'i yasiyorsunuz. Asil sergisi ust kisimdaydi, ve de cok cok ilgincti gercekten.


Bunlar disinda tabi konserler, operalar, galeri acilislari, sergiler, partiler saymakla bitmez. Sevgili Istanbul'umun da hic geri kalir tarafi yok, o yuzden evden cikip biraz kendinizi sanata, eglenceye ve hayatin akisina birakin ;) Saglicakla kalin...